Göç, insan yaşamında büyük öneme sahip bir olgudur. İnsanoğlu var olduğu ilk günlerden bu yana çeşitli gerekçelerle bazen gönüllü bazen de zorunlu olarak göç etmek zorunda kalmıştır. Dolayısıyla göç her zaman yöneticilerin, sanatçıların, bilim insanlarının ve tabii ki de göç edenlerin ilgisini çekmiş bu konuda çok sayıda halk hikâyesi, destan, türkü, sanat eseri (müzik, resim, heykel, dans, tiyatro, şiir, hikâye, rapor, makale vb. üretilmiştir. Sinema da bu konuya duyarsız kalmamış ve başlangıç yıllarından itibaren göç konulu çok sayıda kurmaca ve belgesel çekilmiştir. Akademik kariyerimizin önemli bir kısmını göç konusuna yönlendirmiş iki akademisyen olarak göç ve göçmenlik daha öğrencilik yıllarımızdan itibaren ilgimizi çekmiştir. Bu ilgi ve sanatçı duyarlılığımız, bizleri Anadolu’nun farklı coğrafyalarına ve çevre coğrafyalara gitmeye ve buralarda göç etmiş insanlarla röportajlar yapmaya yönlendirmiştir. Yaptığımız röportajlardan yola çıkarak hazırladığımız filmlerin gördüğü yoğun ilgi ise bizleri bu tür çalışmalar yapmaya yönlendirmiştir. Koçerler, Sarıkeçililer, Urla Romanları, Gökçeada ve Bursa vb. yerlerde yaşayan muhacirler üzerine çeşitli akademik ve sanatsal
çalışmalar gerçekleştirdik.