Kendi kendine yetemeyen insanın topluluklar halinde yaşamak istemesi sonucunda toplumlar oluşmaya başlamıştır. Ancak insanların keyfi davranışları, sınırsız istek ve ihtiyaçları toplumsal düzenin sağlanamaması ile sonuçlanmıştır. Bu durumun sonucunda insanların istek ve ihtiyaçlarını karşılayabilecek, birbirleri ile olan ilişkilerini düzenleyebilecek ve sahip oldukları hakların çerçevesini çizebilecek bir organizmaya ihtiyaç duyulmuştur. Kişi ve kurumların üzerinde yer alan, kontrol gücü olan, adaleti ve sosyal düzeni sağlayabilecek bir organizma olan “Devlet” bu şekilde ortaya çıkmıştır.
Devletin ortaya çıkması ile sınırlarının ne olması gerektiği konusu akademik literatürde tartışılagelen bir konu olmuştur. Devlet müdahalesinin gereksiz olduğunu iddia eden görüşe göre, özel sektör devletin yapabildiği her şeyi yapabilecek güce sahiptir ve devlet müdahalesi sonucunda kaynakların etkin dağılımı sağlanamamaktadır. Devlet müdahalesinin gerekli olduğunu iddia eden görüş ise devletin kurumsal yapılaşmayı sağlamak için var olduğunu ayrıca piyasa başarısızlıklarının devlet müdahalesi olmadan çözülemeyeceğini iddia etmektedir.