Batının sömürgeci kafalı devlet yöneticileri, en yaşlısından çocuğuna dek, yurt sevgisi genlerine işlemiş Türk insanının bu sevgisini savaş meydanlarında denememeli, eğer deneyecek olursa Çanakkale gibi hayal olur emperyalist emeller.
Türkün toprakla ayniliği, bütünlüğü, iç içe girmişliği ona gerçekliğin de üzerinde bir katmaktadır. İngiliz patronajındaki 20 yakın devletten gelen askerlerin üstün teknik donanımına karşın, Türk askerinin neredeyse iman gücüyle karşı duruşu, sömürgeci işgalcilere tarihsel tokadın en ağırını vurmayı başarmıştır.
Toprak, onu yurt yapanın malıdır. Türk, bütün tarihsel süreçte gittiği elinin uzandığı her toprağı aynı tarihsel felsefesiyle yurt yapmıştır. Türk insanı için toprak hep böyle algılanır. Oysa batılılar toprağa sömürülecek bir maddi varlık yığını biçiminde bakmış, hareketini de bu düşünceyle beslemiştir. Batının bu kullanımlık anlayışı Türkün derin yurt sevgisi önünde, bütün teknik üstünlüğüne karşın dize gelmiş, çökmüştür.
İngiliz ordusuyla Çanakkaleye gelen Ellis Ashmead Barlettin görüşlerini şöyle belirtiyordu. Barlett, daha karaya ayak basmadan, şu satırları yazmıştır: Yıllar önce yapılan Haçlı Savaşları, başarı yönünden o kadar kayda değer değildir, oysa bu sonuncu ve en büyük Haçlı Seferi, Ortaçağ şövalyelerinin intikamını alacaktır. Ama olmadı işte. Daha öncekiler gibi bu savaşta da geldikleri gibi gitmek zorunda kaldılar. Bu topraklar kendisini en çok, en içten, en derinden sevene kucak açmış, bağrına basmıştır. Bütün tarihsel sürece baktığımızda yalnızca kendisine evlat olmayı başarabilmişlere Anadolululuk yapmıştır. Bu topraklar yalnızca kendisini sevene yar olmuştur, sömürene ise ancak mezarlık.
İşte, Selçuk Kızıldağın batılı kaynaklardan çevirdiği Bir Hayalmiş Çanakkale Gelibolu Çıkmazı adlı kitabı emperyalistlerin yaşadığı derin hayal kırıklığını, Çanakkalenin geçilemezliğini, batılıların kendi belgeleriyle ortaya koyuyor.
Kitap, tarih meraklılarının ilgisini bekliyor.