Bu eserde, her bölümü oluşturan, dolayısıyla da her tipi belirten başlıca unsur olarak ele alınan kelimelerin ya süregelerek doğrudan doğruya “kendisi”nin ya da Türkçeye giren, onun yanı sıra kullanılan veya zamanla onun yerine geçen, Türkçesini unutturarak onun yerini alan yabancı kaynaklı “karşılık”ının, Türk dili tarihi içinde, özellikle, Göktürk yazıtlarından başlayarak bugüne dek yaşadığı serüveni, çağlar içinde değişim gösteren, gelişegelen Türk kültürü, hiciv ve mizahı içindeki yeri, durumu, varlığı veya tam tersine yokluğu, yok sayılışı, gözden de, sözden de, sonuçta ise dilden de düşüşü, giderek bellekten, düşünceden silinişi, çıkışı, tarihteki, sözler hazinesindeki ya bir kayıt ya da pek uzaklarda veya yakınlarda ortaya çıkıp biçimlenmiş bir anı olarak kalışı; bütün bu durumlarda da birer tipi canlandırması, simgelemesi gibi hususlar araştırılıp incelenilmiştir. Örnekler ise kaynak alınan kitaplarda verilenlerden, hayatta ise zaman zaman karşılaşılan, hatta, kimi kez de bizzat ya kendisi olunan ya da burun buruna gelinenlerdendir!…