Batıda Ezoterik Budizm, Gizli Budizm, Tantrik Budizm ve Vajrayāna Budizmi gibi adlandırmalara sahip Tibet Budizmi, MS 3 ila 7. yüzyıllar arasında Mahāyāna Okulu’ndan doğan ancak sonraki asırlarda Tantra adı verilen özel metinler ve teknikler aracılığıyla Tibet’te gelişim bulan Budizm’in son mezhebidir. Tibet Budizmi, diğer Budist ekollere göre, bir semboller ve ritüeller öğretisi olarak tanımlanmaktadır. Bireydeki mutlak gerçek ve yok edilemezliği hedefleyen bu ekol, özel ve karmaşık uygulamalarla bireye Buddha aydınlanmasını kolayca elde ettiren tekniklere sahiptir. Bu teknikler, meditasyon, görselleştirme, maṇḍala, mudrā, mantra ve dhāraṇī gibi yöntemlerdir. Budizm’de özellikle meditasyon ve yoga uygulaması içerisinde odaklanmayı ve farkındalığı artırmak için söylenen kelime ya da ses olarak mantra kavramı ile ilişkili terimlerden biri de, bījākṣara’dır. Tibet Budizmi’nde genellikle bīja, zihni belli bir nesne ya da kavrama odaklamayı yansıtan görselleştirme uygulamalarında kullanılmaktadır. Bīja, yaşam enerjisini dengelemek ve bilinci artırmak için söylenen seslerdir. Kavram, binlerce yıl önce Uzak Doğu’nun dağ mağaralarında ve yağmur ormanlarında tefekkür hâlinde oturan münzeviler tarafından keşfedildi. Onlar, doğanın yalnızlığında meditasyon yaparak derin sessizlikten yükselen sesleri algıladı ve bunları sesletti. Bu yönüyle, bījalar, tek başına söylenebilen veya üzerinde meditasyon yapılabilen gücünü ve kalitesini artırmak için daha uzun bir mantraya eklenebilen, eklendiğinde mantrayı güçlendiren sözlerdir. Ağırlıklı olarak tek heceli sözler olarak görülen tohum heceler (bījalar), bazı mantra ve dhāraṇīlerde yer alan phaṭ, svāhā vs. gibi iki heceli sözlerle de temsil edilmektedir. Tohum kelimeler adlandırmasına sahip bu ifadeler, tohum heceler ile aynı etki alanına sahiptir. Mantra ve dhāraṇīlerin en küçük birleşeni olan tohum hece ve tohum kelime kavramları, büyü sözlerinin ritüelde etkili olmasını sağlayan işleve sahiptir.