Kentleşme günümüz dünyasının en önemli olgularından bir tanesidir. Dünya nüfusu hızla kentleşmektedir. 1950’li yıllarda iletişim ve ulaşım araçlarında yaşanan gelişmelere bağlı olarak kırdan kente göç tüm dünyada artış göstermiştir. Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kentleşme ivme kazanarak devam etmektedir. İnsanlık tarihinin çok küçük bir döneminde gerçekleşen hızlı kentleşme süreci, beraberinde çarpık ve plansız kentlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Milyarlarca insana ev sahipliği yapan kentler, çok sayıda sorun ile karşı karşıyadır.
İçinde yaşadığımız kentlerin önemli bir kısmı insanların nefes almakta zorlandığı, yeşil alanların çok az miktarda olduğu, her tarafın beton yığınları ile kaplandığı, hava, su toprak ve gürültü kirliliği gibi birçok çevre sorunun ölümcül boyutlara ulaştığı, bir yerden başka bir yere gitmenin giderek zorlaştığı, göze hoş gelmeyen yapıların giderek yaygınlaştığı mekânlar haline dönüşmüştür. Bu yaşam yerlerinde varlığını sürdürmeye çalışan insanlar, yaşadıkları kentlerin tesiri altında kalarak mutsuz bir hayat sürmek zorunda kalmaktadır. Bizlerin yaşam alanları, kendi ruhsal ve fiziksel sağlığımızı doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, kentlerin insanların mutluluğuna hizmet edecek şekilde oluşturulması ya da dönüştürülmesi gerekmektedir.