Bülbüliyye, Ömer Fuâdî tarafından 1620 yılında mesnevi nazım şekli ile yazılmış, aşk ve vahdet temasını işleyen bir eserdir. Görünüşte gülün aşkıyla feryat eden bülbülün feryatlarından rahatsızlık duyan kuşların şikâyetlerinin alegorik üslupla anlatıldığı eserde tasavvufi unsurlara yer verilerek insan-ı kâmil olmanın erdemlerin- den söz edilmiştir. Sade, akıcı ve yalın bir üslupla kaleme alınan eserin öğreticilik yönü ön plandadır. Âlemin şaşılacak hållerine dikkat çeken Fuâdî, toplum hayatına eleştirel bir yaklaşımda bulunarak insanlardan kiminin dost, kiminin düşman olduğunu, yalancılık, ikiyüzlülük ve gammazlıkla meşgul olanların nefislerine ve şeytana uyarak kendi kusurlarını görmediklerini, iyiyi kötüden ayırt edemediklerini belirtmiş, kötü davranışlardan uzak durulması gerektiğini, nefsin arzu ve isteklerine boyun eğilmemesini, insanın yaptıklarının yanına kâr kalmayacağını kuşlar arasında geçen temsili bir olay üzerinden anlatmıştır.
Bülbüliyye’nin müellifi Fuâdi, Şeyh Şa’bân-ı Veli’nin haleflerinden olup 1560-1636 yılları arasında Kastamonu’da yaşamış, âlim, şâir ve mutasavvıf bir kişiliğe sahiptir. Tarihi kaynaklarda hayatına dair pek bilgi bulunmamasına rağmen, hizmetinde bulunduğu Şa’bȧnilik ekolünün gelişmesine büyük önem ve destek vermiş, 76 yıllık yaşamını Kastamonu’da sevenlerine ve sevdiklerine adamıştır.
Başta Şeyh Sa’ban-ı Veli olmak üzere, Halvetilik’in Şa’bȧniyye kolu ile ilgili bugün bilinen bütün rivayetlerin, anlatıların ve inançların günümüze kadar, sağlıklı bir şekilde ve ilk ağızdan bizlere ulaştırılması konusunda, Ömer Fuâdî’nin, gerek müntesibi olduğu ekole ve gerekse Kastamonu kültürüne büyük hizmetleri ve katkıları olmuştur.
Bu yönleriyle Fuȧdi’nin tanınması, öneminin ve fikirlerinin anlaşılması, değerinin bilinmesi, kültür hayatımızı oluşturanlara karşı ödenmesi gereken bir vefa borcu olacaktır. Elinizdeki eser de bu anlayışın bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Sayfa: /