Kıvılcımlı, tarihi sadece üretim ilişkileri açısından değil; insan ve geleneklerin de rol aldığı daha etkin bir mücadele alanı olarak ele almış ve belirli bakış açılarına saplanmadan tarihi tüm boyutlarıyla sentezlediği özgün bir tarih teorisi ortaya koymuştur. Bu bakımdan Kıvılcımlının sosyolojik açıdan önemi, bir sosyal bilimci tavrıyla sorunlara yaklaşımıyla ilgilidir. Bu tavrı tarih tezinde olduğu kadar sosyolojik yaklaşımlarında da ortaya çıkar. Sosyolojinin toplumların anlaşılmasında önemli bir bilim alanı olduğunun farkındadır. İtiraz ettiği nokta sosyolojinin, sorunların çözümünde sadece egemen sınıfın çıkarlarına hizmet etmesidir. Kıvılcımlı açısından sosyolojinin gerçek bir bilim olmasının ön koşulu onun tarafsız bir bilim gibi hareket etmesiyle ancak mümkün olur. Bu yüzden Kıvılcımlı, tarihsel maddecilikten yola çıkarak diyalektik maddeci bir yöntemle toplumsal yapının objektif bir şekilde analizini mümkün kılan alternatif bir sosyoloji yapma biçimiyle, toplumsal yapının yanı sıra çoğu zaman ihmal edilen tarihsel boyutun da anlaşılmasının gerekliliğini ortaya koymasıyla önemli bir kuramcı ve sosyal bilimcidir. Her ne kadar Kıvılcımlı akademik anlamda bir sosyoloji eğitimi almamış olsa da, toplumsal sorunlara ve konulara yaklaşımı, duyarlılığı özellikle tarih toplum bağlamında geliştirdiği görüşleriyle pek çok sosyologdan daha fazla sosyolog unvanını hak etmektedir. Aynı zamanda toplumsal sorunları çözümlemede özellikle tarih ve sosyoloji biliminin işbirliğini öne çıkarması ve tarihi bir yöntem olarak kullanmasının yanı sıra tarihsel arka planın önemini ihmal etmemesi nedeniyle Kıvılcımlı’nın hem sosyolog hem de sosyal bilimci olarak değerlendirilmesinin gerekliliği kanısındayız.