İnsanoğlunun medeniyet tarihindeki yolculuğunda en göze çarpan unsurlardan birisi yoldur. Her yol Roma’ya çıkar düsturuyla yola çıkan Roma, fethettiği toprakların hepsine ulaşımı sağlayacak yollar yapmıştı; çünkü biliyordu ki gidemediğin yer senin değildir. Ticaret tarihinin aslında mihenk taşları olan iki yol Baharat Yolu ve İpek Yolu, Doğu dünyası ile Batı dünyasının birbirini tanımasını, kaynaşmasını, sadece meta değil kültür alışverişi yapmasını da sağlamıştı. Başta Türkler olmak üzere birçok Orta Asya toplumu bu yollar sayesinde Batı dünyasını tanımış ve uzak diyarlara göç etme fikri belki de böylece zihinlerinde oluşmuştu. Diğer yandan Batı dünyası da bu uzak yoldan gelen tüccarların anlattığı büyülü masallardaki esrarengiz varlıkları ve kahramanları hayal ederek kendi tahayyüllerinde bir Doğu dünyası oluşturmuşlardı. Daha sonra coğrafi keşiflerle başlayan uluslaşma çağında bu anlatıların peşine düşen Batılı seyyahlar ve aydınlar Doğu’nun en iç derinliklerine kadar atalarını aramak için sayısız seferler düzenlediler. Bu meraktır ki Türklerin ölümsüz eserleri olan Gök Türk Kitabeleri’nin ve daha pek çok eserin ortaya çıkmasını sağlamıştır.