Sosyal bilimler içinde bürokrasi başta kamu yönetimi ve siyaset bilimi olmak üzere çok sayıda alanla doğrudan ilişkili olması nedeniyle özel bir öneme sahiptir. Akademik bir inceleme konusu olması ve önemi özellikle Max Weber’in öncü çalışmaları sonucunda gerçekleşmiştir ve bu konuyla ilgili son çeyrek yüzyılda binlerce çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda devletin ve her türlü organizasyonun işlerliğinden tutun da hükümet sistemlerine, rejimlere ve demokrasiye kadar birçok alanın bürokrasiyle doğrudan bağlantısı araştırılmıştır. Kısacası Dünya’da bu konuda bir külliyatın oluştuğu söylenebilir. Ancak aynı şeyleri ülkemiz açısından söylemek gerçekçi olmayacaktır. Zira bu konu 1980’li yıllara gelinceye kadar deyim yerindeyse görmezden gelinmiştir.
Türkiye’de akademik alanda Nermin Abadan, Metin Heper, Cemil Oktay ve Bilal Eryılmaz başta olmak üzere az sayıda bilim insanının bu alana önemli katkılar sunduğunu belirtmeliyim. Cemil ve Bilal hocaların öğrencisi oldum. Ayrıca Bilal hoca doktora danışmanlığımı yaptı. Bu kişileri saygıyla anmak ve şükranlarımı sunmak sanırım bu alanda birkaç kitap yazan biri olarak boynumun borcudur. Bürokrasi alanında ülkemizde nitelikli eserlerin oluşturulmasında bu kişilerin öncü çalışmaların büyük katkısının olduğunu söylemek gerekir. Artık bu konuda eser yokluğundan değil, nitelikli eserlerin azlığından söz etmek gerektiğini de belirtmek isterim.
Bu çalışma daha önce yazdığımız “Bürokrasinin Gücü ve Siyaset” ile “Bürokrasi Siyaset İlişkileri ve Türkiye” adlı kitaplarda yer verdiğimiz bazı konuların seçilmesi ve “Bürokrasi” adıyla yeniden tasarlanmasıyla oluşturuldu. Bürokrasiyi bütün yönleriyle ele almak bu tasarımda etkili oldu. Elbette demokrasiyi bürokrasiden gelebilecek tehlikelere karşı koruma hedefinden hiç ayrılmadık. Ayrıca alandaki gelişmelere yer verilerek eserin kapsamı genişletildi. Başarılı olup olmadığı konusundaki takdir elbette okuyucuya aittir.