Kendi zamanının ve ufkunun ötesini görebilmek için, o ufkun sınırlarını çizen bütün koşulları aşabilen gözlere sahip olmak gerekir. Bu derin bakış, kendi zamanını aşan fikirlerle kendini gösterir. Bunu başaran her zihin, tüm zamanların ve şartların üstünde kuşatıcı bir kavrayış olarak zamana seslenir ve insanın diliyle ifade bulan her şey, bu sınırları aştıktan sonra kişisel olmaktan çıkıp insanlığın ortak ifadesi ve fikri haline gelir. Böylece zamanın ruhundan damıtılmış olan her fikir tüm zamanların deniz fenerleri olarak kılavuzluğunu sürdürür.
Bir fikir adamının zaman karşısındaki ufku da yukarıdaki şartlara bağlı olarak test edilir. Ki her düşünürün birincil kaygısı, tanığı olduğu kendi zamanının ruhunu okurken mümkün olduğunca net bir resim ortaya koyabilmektir. Çünkü her düşünür kendi zamanını, öncesi ve sonrasıyla birlikte anlamaya ve çözümlemeye çalışır. Bu resim ne kadar net ise o resmin ruhunu okuyan ufkun sunmuş olduğu fikirler de o kadar kuşatıcı ve zamanlar üstüdür.