Semadirek, Bozbaba, Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan adaları ile birlikte Boğazönü adalar sistemini oluşturan Limni Adası, 1456 yılında II. Mehmed’in saltanatı döneminde Türk idaresine girmiştir. Çanakkale Boğazı’na 80 km. uzaklıkta bulunan Limni’nin fethiyle Batı Anadolu’nun savunmasında önemli bir nokta elde edilmiştir. Adada Türk hâkimiyetinin başlaması ile birlikte başta Batı Anadolu olmak üzere İmparatorluğun çeşitli bölgelerinden Limni Adası’na Türklerin yerleştirilmeleri sağlanmaya çalışılmıştır; imârethâne, camii, mescit, dergâh, çeşme, su yolları gibi çeşitli eserler meydana getirilmiştir. Limni’nin Türk hakimiyetinde kaldığı sürece Limni’de yaşayan Hristiyan Rumlar ile Türkler arasında tam bir hoşgörü ve huzur ortamı mevcut olmuştur. Nitekim yaklaşık 450 yıl boyunca yönetici konumunda bulunan Türkler ile nüfusun büyük çoğunluğunu meydana getiren ve aynı zamanda ticaret, tarım gibi iş kolları ile uğraşan Rumlar arasında, 1821’deki genel Rum isyanı istisnâ edilecek olursa, önemli bir çatışma ve sürtüşmeye rastlanılmamıştır. Bu kitapta Yakındönem tarihimizde Limni Adası’nın idarî kurumları, yerleşim ve nüfus yapısı, adalet teşkilatı, ekonomik durumu, Balkan savaşları sırasında Yunanistan tarafından işgal edilmesi ve Lozan Andlaşması sonucunda da adanın Türk hâkimiyetinden çıkışı mevcut eser ve arşiv belgelerinin ışığı altında açıklanmaya gayret edilmiştir.