Sarıkamış soğuktu, buz kesmişti. Şehitlerin sayısı dirilerin on katını geçmişti. 118.000 askerle yola çıkan 3. Ordu, 9.000 askerle eski mevzilerine yürüyordu. Allahu Ekberin, Çamurlunun, Akmezarın yamaçlarında yatıyordu yüz bini aşkın Mehmet… Sıra sıra dizilmişti buzdan heykeller… Her tümseğin altında, donmuş bir beden vardı yahut bir sevda yahut bir hasret… Anasına, babasına, çok görülmüş bir nesil yatıyordu Sarıkamışta… Ah! Şu dağların dili olsaydı, dili olsaydı derelerin Üzülme Mehmedim, utanma… Seni bu hale koyanlar utansın. Sen elinden geleni yaptın, olmazı oldurdun. Başını dik tut, dik yürü. Senin kahramanlığına biz şahidiz, tarih şahit; Fatihler, Yavuzlar, Kanuniler şahit; sana adından ad veren peygamber şahit dedikleri duyulacaktı. ***Bu kitap, Sarıkamış Dramını akıcı bir üslupla anlatmakta, cephede ve cephe gerisinde yaşanan acıları tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır. Kitabı bir solukta okurken, kimi zaman gözyaşlarınızı tutamayacak, kimi zaman da acıların içinden bir tebessüm kırıntısı çıkararak, gülümseyeceksiniz. Sarıkamışın sadece cepheye koşan yağız delikanlılar için değil topyekûn bir millet için ne büyük felaket olduğunu anlayacak tarihe, edebiyata ve mizaha doyacaksınız.