Son yirmi yılda Avrupa’da ekonomik, siyasal ve sosyal bütünleşme alanında ivme kazanan dikey ve yatay entegrasyon hareketleri, daha geniş bir siyasal alanın oluşturulması konusunu akademik tartışmaların merkezine yerleşmiştir. AB’nin ulus-devlet üzerinde artan bir baskı uygulaması nedeniyle ortak kimlik konusu, öngörülen bir tür yeni siyasal ve sosyal düzen yapılanması içinde artan bir öneme sahip olmaktadır. Ortak Avrupa kimliği, bu anlamda toplumlar tarafından bütünleşmeye daha fazla destek, meşruiyet ve demokratik yollardan daha fazla bütünleşmenin sihirli aracı olarak algılanmaktadır. Avrupa bütünleşmesinde siyasi ve idari açıdan kaydedilen ilerlemeler sosyal alandaki ilerlemeyle paralellik göstermemektedir. Jacques Delors’un ifadesiyle “Avrupa’yı yarattık, şimdi Avrupalıları yaratmamız gerekiyor.