Bazıları, sosyal bilimlerde deney ve gözlem olanakları sınırlı olduğu için bu bilimlerde bir kesinlikten söz edilemeyeceğini iddia ederler. Doğrudur ama eksiktir. Sosyal bilimlerde kesinlikten söz edilemez, ama doğa bilimlerde de kesinlikten söz edilemez. Zaten bilimde kesin bilgi diye bir şey yoktur ve olamaz da. Çünkü kesinlik bilimin özüne aykırıdır. Kesinlik bir durağanlığa ve dogmatizme işaret eder. Bilim ise dinamiktir ve bilimde doğmaların yeri yoktur. Özünde akademik bir kuşku yatar ki, bu kuşku dozajı iyi ayarlanmış olup her şeyi şüphe ile karşılamak şeklindeki psikolojik bir hastalıkla ilişkisi yoktur. Bilimde her an her şey yanlışlanabilir, değişebilir. İster doğa bilimlerinde, isterse sosyal bilimlerde olsun, sahip olduğumuz bilgi bu günün koşullarında ve aksi ispatlanana kadar doğrudur. Aksi ispatlandığında mevcut paradigma, yenisiyle yer değiştirir. Ta ki, yeni bir paradigma onu geçersiz kılana kadar.
Yine, benzer nedenlere dayandırılarak sosyal bilimlerde objektiflik değil, sübjektivizmin ağır bastığı iddia edilir. İlkinde olduğu gibi bu iddia da, herhangi bir dayanağı olmayan, tek taraflı, maksatlı aynı zamanda da yanlış bir görüştür. Çünkü “Eğer bu düzen ve koşullar aynı kalırsa ……” ya da “Normal şartlar altında …..” gibi öncül ifadeler sadece sosyal bilimlerde değil, bütün bilimlerde vardır. Örneğin, mevcut atmosfer koşullarının değişmesi halinde, “Newton’un yer çekimi prensibi” de değişir. Veya canlı organizmasının gen yapısının farklılaşması halinde, Mendelyef’in kuralları da geçerliliğini yitirir.