Edebiyatımızda kişilerin yıllarca tuttukları özel defterler veya divanlar şiire gönül vermiş şairlerimizin duygu dünyalarının aynası olmuştur. Eski Türk edebiyatı şiir edebiyatıdır. Bu sanata gönül veren hükümdarlar, sanatkârlar, zanaatkarlar, şeyhler, medrese hocaları, talebeler, büyük bir şiir mirası bırakmışlardır. Kimi şairler veya şiir severler okudukları, duydukları şiirleri mecmualarda saklarlar, kimi zaman da bunlara nazireler yazarak edebiyatın bir ucundan tutmaya çalışırlar. Sanılanın aksine eski Türk edebiyatı zümre değil halkı da içine almış geniş bir muhitin edebiyatıdır. Kültürü ve bilgisi nispetince herkes bu edebi zevkin paydaşı olmuştur. Yûnus Emre, Hacı Bayram-ı Veli, Eşrefoğlu Rûmî Kaygusuz Abdal, İbrâhim Gülşenî, Aziz Mahmud Hüdâyî, Olanlar Şeyhi İbrâhim Efendi, Sun‘ullah Gaybî, Niyâzî-i Mısrî ve bölgenin yetiştirdiği İbrahim Hakkı Hazretleri, tasavvufî edebiyatın en önde gelen isimleridir.