Arif Ay, “modern” şiir anlayışının, özellikle İkinci Yeni şiirinin edebiyat dünyasına oldukça hâkim olduğu yıllarda şiirlerini yayımlamaya başlamıştır. Başlangıçta Edebiyat dergisi ve Nuri Pakdil çerçevesinde gelişen Arif Ay şiiri, zamanla geleneksel olandan evrensel olana doğru bir ilerleme göstermeyi başarmıştır.
Arif Ay, şiirini belirgin bir dünya görüşü üzerine temellendirmiş bir şairdir. Onun şiirleri Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç’un çizgisindedir. Bazı şiir eleştirmenleri 1960 sonrasına dâhil ettikleri Arif Ay şiirini, İslami şiir yahut resmi ideolojinin karşıtı olarak kabul etmişlerdir. Ay, ilk şiirlerinden itibaren işlediği konular ile edebiyat dünyasında şaşkınlık yaratmış ve ilgi çekmiştir. Arif Ay, yitirilmiş bir “medeniyet”in şairidir. Onun şiirlerinde Erzurum’dan, Bosna Hersek’e, Filistin’den Semerkant’a uzanan bir coğrafya vardır. Batılı, doğulu, güneyli, kuzeyli olarak ötelemediği insanların acılarını, sevinçlerini ele aldığı şiirlerinde insanoğluna olduğu kadar, mekâna, doğaya ve zamana da değer verir. Arif Ay’ın her şiirinin okura vermek istediği bir mesaj vardır ve şiirleri ile bir “diriliş” iletisini nesillere aktarmak istemektedir. Birçok eseri olan, 2010-2015 yılları arasında Edep dergisini yayımlayan Arif Ay’ın, şiiri üzerine birçok yayın bulunmakla beraber, bu çalışma şair hakkında akademik düzeyde yapılan ilk çalışmadır.