Millî Edebiyat denilince; genellikle Mehmed Emin, Ömer Seyfeddin, Ziya Gökalp ve Ali Canib gibi bir grup Meşrutiyet aydınının ismi anılır.
Fakat Millî Edebiyat’a dâhil olan, hatta Millî edebiyat “rejiminin” sınırlarını ve olanaklarını yer yer genişleten daha pek çok isim vardır.
Bunlar genellikle “perde gerisinde” kalan, ilgili çalışmalarda isimlerinden bahsolunmayan şair ve yazarlardır. Doğaldır böylesi; çünkü edebiyat tarihleri veya edebiyat eleştirisi çerçevesindeki hemen hemen bütün metinler, genellikle, daha kolay anlaşılabilmek ve barındırdığı tezleri belirgin kılmak adına genel bir harita çizer. Bu nedenle belli akımların/hareketlerin niteliklerini ana hatlarıyla vermek durumunda olmalarına paralel olarak söz konusu akımların/hareketlerin mensupları arasında genellikle öncü kimliğinde olanları ele alır.
Geri planda kalmış isimleri ise “kapı dışarı” eder. Bu isimler, özel bir çalışmanın konusu hâline gelmedikleri takdirde de tarihin karanlıklarında kalmaya mahkûm olur. Millî Edebiyat bağlamında da durum budur. Mehmed Emin, Ömer Seyfeddin, Ziya Gökalp, Ali Canib gibi öncülerin dışında kalan “Millî Edebiyatçılar”a ilgili çalışmalarda pek rastlanılmaz. İşte söz konusu “Millî Edebiyatçılar”dan biri de Edhem Nejad’dır.
1918 öncesinde eğitimde modernleşme çabalarının hem kuramcısı hem de uygulayıcısı olarak öne çıkan; 1918 sonrasında ise Türkiye Komünist Partisi’nin öncü isimlerinden birisi olarak adından söz ettiren ve daha çok bu yönüyle bilinen Nejad; sahibi olduğu Çiftçi Kütüphanesi’nde 1329 (1913) yılında yayımladığı ve tekil hikâyelerden oluşan iki ütopik hikâye kitabıyla (Çiftlik Müdürü ve Yiğit Türkler) o dönemlerde yükselişe geçen Millî Edebiyat hareketine dâhil olmuş ve böylelikle bir “Millî Edebiyatçı” kimliği de edinmiştir. Eğitim alanındaki düşünce ve pratiklerinde olduğu gibi Türkçü bir çizginin damgasını vurduğu bu hikâyeler; ne yazık ki bugüne kadar gereken dikkati çekmemiş, Latin harflerine dahi aktarılmamıştır.