Mizah/Gülme eski çağlardan beri farklı yaklaşımlara bağlı olarak tartışılan bir alandır. Dünden bugüne yapılan tanımlar atıflarla tekrarlanarak mizah olgusu anlaşılmaya çalışılmıştır. Mizah, bir konu veya alan olması yönüyle düşünürlerin temel problemlerinden olmuştur. Filozoflar konu ile ilgili birçok yaklaşım ileri sürmüştür. İlk çağ filozoflarından sonra birçok düşünür ve yazar bu görüşlere atıfta bulunarak probleme katkı sunduğu görülmektedir. Mizah; edebiyat, halk bilimi, sosyoloji, psikoloji, tıp, gazetecilik, tiyatro gibi disiplinlerde inceleme konusu olan bir kavramdır. Anlatma esasına dayalı türlerden fıkra ve serencamlarda mizah sıkça kullanılmaktadır. Mizah konusu sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel yaşamın merkezinde yer alarak kültürel kodlara işlemiştir. Toplum içinde yaşayan sosyal bir varlık olan insan günlük hayatında mizaha çoğunlukla başvurmuştur. Çünkü mizah, pratik zekânın ürünü olarak ortaya çıkar. Mizah vasıtasıyla birey, psikolojik rahatlama sağlayarak hem halet-i ruhiyesinde sağaltım yaşar hem de sosyal ve kültürel yaşamda sosyolojik dengelemeye katkı sunar. Mizah güldürürken aynı zamanda düşündürür. Bazen ise mizah çeşitleri vasıtasıyla saldırı oklarını yönelterek tutum ve davranışlarına dikkat etmeyenlere cezai yaptırım uygular. Mizah, güçsüzün güçlüye “zırh koruyuculuğunda” saldırmasıdır. Bu kitapta, sahada derlenen malzemenin kuramsal çözümlemesi, yerel söz varlığının ve göstergelerin gülmeceye etkisi, yapı, kompozisyon, metinlerin dili, üslubu, şahıs kadrosu, mekân, zaman gibi hususlar “araştırma problemi” seçilip birinci kaynaklardan istifade edilerek yorumlamalar yapılmıştır. Öte yandan fıkra ve serencamlar aracılığıyla halk mizahı üzerine psikolojik ve sosyolojik çözümlemeler yapılmıştır.