İnsan yaşamında son derece önemli bir yere sahip olan anlatıyı, insanların kendilerini ve içinde yaşadıkları gerçekliklerini ifade etme biçimlerinden biri olarak tanımlıyorum. İnsanların geçmiş deneyimlerini ve gelecek hayallerini diğerleri ile paylaşmalarına olanak sağlayan anlatı, olay dizilerinin belli bir metinsellik içinde sunulması olarak düşünülebilir. Bu bağlamda, kendine has metin özellikleri olan dilsel, bilişsel ve toplumsal bir olgudur.
Çok yönlü doğasıyla birçok toplumsal bilimin çalışma alanı içinde kendine yer bulan anlatı, özellikle geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısın- dan itibaren kavramsallaşmış ve anlatı çözümlemesi’ alanı İçinde sıklıkla ele alınmaya başlanmıştır. Bilimcilerin insan bilişi, dili, iletişimi ve toplumsallaşma süreçlerini anlama ve açıklama çabalarının bir sonucu olarak anlatı çözümlemesi kendi içinde de farklı yaklaşım ve yöntembilimler çevresinde yapılanmıştır. Bu bağlamda, bu kitabımda, anlatı kavramına getirilen tanım ve açıklamaları, anlatı türlerini ve anlatı üzerine yapılmış çalışmaları akademik alanyazına tanıtmayı amaçladım. Ayrıca, farklı anlatı türlerinden yazılı kurgusal anlatılara, sözlü kişisel deneyim anlatılarına ve etkileşimsel anlatılara ayrıntılı bir bakış ve her bir türe dair detaylı bir uygulama sunarak anlatı çözümlemesinin çalışma biçimlerini göstermeye çabaladım.
Sayfa: /