İnsanoğlu tarihsel süreç içerisinde dünya da sürekli olarak kendinden farklı olan her şeyi merak etmiştir. Önce çevresindeki doğal olayları, sonra kendisi ile aynı coğrafyada yaşamlarını sürdüren canlıları ve diğer toplumları tanımak istemiştir. Bu bağlamda, toplumların varlıklarını sürdürebilmeleri için verdikleri yaşamsal mücadele esnasında farklı toplumlarla iletişim kurabilmeleri için ortak bir anlaşma aracı bulmaları zorunluluk haline gelmiştir. İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran dili kullanabilme yetisi ve düşüncelerini ifade etme olanağı, birbirleri ile iletişim kurabilme fırsatı sağlamıştır. İlk başlarda basit şeklinde kullanılan ortak anlaşma dili olarak kullanılan yabancı dil veya diller, toplumların kurdukları medeniyetlerin gelişimine bağlı olarak sistematik olarak her bireyin yaşamında gerekli bir unsur haline gelmiştir. Özellikle son yüzyılda dünyada her alanda yaşanan uluslararası hareketlilik, farklı kültürel dokuya sahip toplumların bir arda yaşamasını zorunlu kılmıştır. Bu anlamda uyum içerisinde yaşam sürdürebilmeleri için, kültürlerarası iletişimin gerekliliği ortaya çıkmıştır.